Araştırma Makaleleri
Hititçe Çivi Yazılı Metinlerde Geçen Tapınak Görevlileri
Temple Officials in Hittite Cuneiform Texts
Serkan DEMİREL
Öz
Hititçe çivi yazılı metinlerde, tapınak kurumlarında görev yapan bir grup görevlinin unvanları geçmektedir. Görevlilerin unvanları tapınaklarda çeÅŸitli iÅŸ kollarından insanların çalıştırıldığını göstermektedir. Bazı unvanlar doÄŸrudan kült pratikleri ile ilgilidir. Farklı unvanlardan rahip ve rahibe, tapınağın hem dini hem de idari anlamda yönetimini teÅŸkil eden bir ruhban grubun varlığına iÅŸaret eder. Bu grubun içerisinde bizzat kral veya ona baÄŸlı rahipler de vardır. Metinlerde geçen bilgilere göre tapınakların dini yönlerinin yanı sıra dünyevi özelliklere de sahiptir. Tapınaklar çeÅŸitli iÅŸ kollarından, zanaatçılara, çiftçilik ve çobanlıkla ilgili farklı meslek gruplarını da içerisine alan bir yapılanmaya sahiptirler. Bu görevliler kimi zaman tapınaklar kimi zaman da devletin desteklediÄŸi bir üretim motivasyonuna sahip olmalıdırlar. Ruhban sınıfı dışındaki iÅŸ kollarının, tapınaklarda çalıştırılma durumu ise belirsizdir. Tam zamanlı olarak bu kurumlarda görev yapıyor olmalarının yanı sıra, koÅŸullarını bilmediÄŸimiz yarı zamanlı veya bedenen gerçekleÅŸtirilen vergiler yoluyla tapınaklarda çalıştırılıyor olabilirler.
Anahtar Kelimeler: Hititçe Çivi Yazılı Metinler, Hitit, Tapınak, Görevliler
İngilizceyi Yabancı Dil Olarak ÖÄŸrenen ÖÄŸrencilerin Algıladıkları Özerk ÖÄŸrenme Düzeyleri ve Akademik BaÅŸarıyla İliÅŸkisi Üzerine Nitel Bir Durum AraÅŸtırması
RaÅŸide DAÄž AKBAÅž
Öz
Bu durum araÅŸtırması, İngilizceyi yabancı dil olarak öÄŸrenen öÄŸrencilerin kendi algıladıkları özerk öÄŸrenme düzeylerini ve bunun akademik baÅŸarıyla iliÅŸkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu nitel araÅŸtırmanın örneklemini, Türkiye'nin kuzeydoÄŸusundaki büyük bir üniversitenin İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öÄŸrenim gören toplam 8 öÄŸrenci oluÅŸturmuÅŸtur. Veriler yarı yapılandırılmış yüz yüze görüÅŸmeler yoluyla elde edilmiÅŸtir. AraÅŸtırma, özerk olduÄŸunu iddia eden öÄŸrencilerin akademik baÅŸarılarının daha yüksek olduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur. Bulgular, ayrıca öÄŸrencilerin, öÄŸrenen özerkliÄŸi düzeyleri ile akademik baÅŸarıları arasında güçlü bir iliÅŸki olabileceÄŸi konusunda bilinçli olduklarını da desteklemektedir. ÖÄŸrencilere fırsat verildiÄŸi sürece öÄŸrencilerin özerk ve akademik olarak baÅŸarılı olma potansiyeline sahip olduÄŸu sonucuna varılmaktadır.
Nazi Edebiyatına Genel Bir Bakış
An Overview of Nazi Literature
Emre Bekir GÜVEN
Öz
Alman edebiyatının en sık tartışılan, ancak tam tersi oranda ele alınan dönemi hiç kuÅŸkusuz Nazi (nasyonal sosyalist) idaresi altındaki, 1933 ile 1945 arasını kapsayan Alman edebiyatıdır. Bu dönemde, yakılan kitaplar ve sistematik sansürden öte bir mekanizmanın yanı sıra kendi içine dönen (innere Emigration) ve kendisini sansürleyen ya da esas yazmak istediÄŸi dışında tema ve tekniklere eÄŸilen yazarlar söz konusudur. Öte yandan, bu döneme kadar Alman dili, edebiyatı ve kültürüne katkı sunmuÅŸ yazarlar göç etmek ya da sürgüne gitmek zorunda kalmış ve göçmen ya da sürgün edebiyatı (Emigrantenliteratur, Exilliteratur) üretmiÅŸtir. Bunlar, bilimsel literatürce konuÅŸulan ve tartışılan konulardır. Ancak bizzat failler olarak Nazilerin ürettikleri ya da güdümlerinde ilerleyen edebiyat (Literatur der Täter) genellikle göz ardı edilmektedir. Bu çalışma, ağırlıklı olarak 1933 ile 1945 arasındaki dönem olmak üzere, öncesiyle birlikle Nazi edebiyatını ele almakta ve bu “karanlık döneme” temel yönleriyle ışık tutabilmeyi amaçlamaktadır.
Notes on the Two Geomancy Books
SavaÅŸkan Cem BAHADIR
Öz
Reml (?? ?) kelimesi terim olarak “kaybolan bir ÅŸeyin yerini bulmak, merak edilen bir iÅŸin sonucunu öÄŸrenmek amacıyla kum üzerine çizilen çizgilerle fal bakmak” demektir. Araplar arasında yaygın bir fal çeÅŸidi olan remil zamanla diÄŸer kültürlere de geçmiÅŸ, bu arada yüklendiÄŸi anlamlar geniÅŸlemiÅŸ; çizgileri Batlamyus astronomisindeki on iki burç ve dört vetede benzetilerek on altı hânelik ÅŸekillere dönüÅŸtürülmüÅŸ; yıldız fallarında da olduÄŸu gibi remilde de uÄŸurlu ve uÄŸursuz kabul edilen hatlara iÅŸaret edilmiÅŸtir. Sonra da bunların her biri maddî âlemdeki varlıklar sınıfından birine tahsis edilip ilm-i nücûma paralel ve benzer sonuçlar veren bir ilim ortaya çıkarılmıştır. Daha sonraki dönemlerde bu fal için kum yerine kâğıt veya tahta kullanılmaya baÅŸlandığı halde falın adı deÄŸiÅŸmemiÅŸtir. Literatürde daha çok hattü’r-reml ÅŸeklinde geçer; Türkçede ise “remil atmak” / “remil dökmek” denilmektedir. Hazırlanan çalışma birbirlerine yakın zamanda hazırlanmış biri yazma (Risâletü’r-reml isimli eser Milli Kütüphane Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi 06 Hk 2725/1 numarada kayıtlıdır ve istinsah tarihi 1891’dir) diÄŸeri ise matbu (Remilnâme isimli eser Bayerische Staats Bibliothek (Bavyera Devlet Kütüphanesi) A.or 6072 numarada kayıtlıdır ve basım tarihi 1840’tır) iki remilnâme hakkında bilgi vermeyi ve aralarındaki farklılıkları göstermeyi amaçlamaktadır.
Fiil Yapımı Verb Formation in Kitâbu Âdâbu't-Tâlibîn
Berat KUL
Öz
Türkçe, yapı bakımından sondan eklemeli dillerdendir. Yeni kelime oluÅŸturmak için oldukça fazla ek bulunmaktadır. Bu eklerle sınırsız sayıda yeni ve anlamlı sözcük türetmek mümkündür. Bu da Türkçenin yeni kelime türetmedeki gücünün ne denli yüksek olduÄŸunu göstermektedir. Bu baÄŸlamda, yeni bir sözcük türetmek için yapım ekleri oldukça önemli bir yere sahiptir. Türkçedeki eklerin görev ve iÅŸlevlerini anlayabilmek için tarihi dönemlerden günümüze kadar ulaÅŸan metinlerin ayrıntılı dil incelemesinin yapılması gerekmektedir. Günümüz Türkçesi ile ilgili birçok sorunun yanıtı da bu dönem metinlerinin etraflıca incelenmesiyle açıklığa kavuÅŸacaktır. Bu makalenin hazırlanmasındaki amaç da eski Anadolu Türkçesine ait bir eseri daha tanıtmak ve bu yolla günümüz Türkçesinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktır. Detaylı dil incelemesi yapılan çalışmaların artması dilin tarihi seyrini gün yüzüne çıkartacak ve güncel halini daha da etkin hale getirecektir. Bu makalede fiiller, yapım morfolojisi bakımından incelenmiÅŸ olup isimden fiil yapan ve fiilden fiil yapan ekler olmak üzere iki ana baÅŸlığa ayrılmıştır. Çalışmada fiille ilgili kısa bir giriÅŸ yapıldıktan sonra tespit edilen ekler alt gruplar halinde incelenmiÅŸtir. İnceleme sırasında bazı eklerin kullanım sıklığının fazla bazılarının ise seyrek olduÄŸu tespit edilmiÅŸtir. Hatta bazı eklere tek örnekte rastlanmaktadır. Elde edilen veriler ışığında eklerin genel özellikleri kısaca belirtilmiÅŸ ve tespit edilen her bir ekin incelemeye konu olan eserdeki tanıklarına baÅŸvurulmuÅŸtur.
Cengiz DaÄŸcı’nın Onlar da İnsandı Romanının Özne ve İktidar BaÄŸlamında İncelenmesi
An Analysis of Cengiz Dağcı's novel Onlar Da İnsandı in the Context of Subject and Power
Pınar DEĞİRMENCİ
Öz
Çalışmada, Cengiz DaÄŸcı’nın Onlar da İnsandı adlı romanına yansıyan özne ve iktidar iliÅŸkisi tespit edilerek incelendi. Bu iliÅŸkileri tespit ederken Michel Foucault, Martin Heidegger, Descartes gibi düÅŸünürlerin özne ve iktidar kavramlarını ele alış biçimlerinden yararlanıldı. Çalışmada özne ve iktidar arasındaki baÄŸ, iktidarın birey üzerindeki etkisi, bireyin iktidar tarafından gözetim altında tutulması vb. konuların gösterilmesi amaçlandı. Çalışmada ele alınan Onlar da İnsandı romanında Kırım Türklerinin Sovyet rejiminden çektiÄŸi zulüm ve sıkıntılar, bireyin iktidar tarafından özneleÅŸtirilmesi, iktidarın kendi varlığını devam ettirmek için halktan beslenmesi gibi hususlar üzerinde duruldu. Metnin birinci bölümünde özne ve iktidar kavramının tanımı ve tarihsel süreci hakkında bilgi verildi. İkinci kısımda ise Onlar da İnsandı adlı romanının yapı incelemesi yapıldı. Son bölümde de adı geçen romanın özne ve iktidar açısından incelenmesine yer verildi.
An Example of Tabirnama, Regıstered in Suleymaniye Manuscript Library (Syek) Hacı Mahmud Efendi Department, Number 06242-002
Halil ACER
Öz
İnsanlık tarihiyle aynı tarihe sahip olan rüya olgusu en başından günümüze kadar önemini korumaktadır. Zira insanoÄŸlu, anlamlandıramadığı bir ÅŸekilde muhatap olduÄŸu rüyaları anlamlı hale getirmeye çalışmıştır. En kadim medeniyetlerde de merak konusu olan rüyalar günümüze kadar birçok farklı disiplin tarafından incelenmiÅŸ, rüya ve tabiri konusunda “tabirname” adı verilen pek çok eser kaleme alınmıştır. Tabirnameler, döneminin dil ve edebiyat özelliklerini yansıtan metinler olmaları açısından edebiyatın araÅŸtırma alanına girmektedir. Bu çalışmada, yazıldığı dönemin dil ve kültürel özelliklerini aktarması, bir tabirin farklı türevlerine yer vererek içeriÄŸi zengin örnekler barındırması ve konunun anlaşılırlığını zenginleÅŸtirmesi bakımından önemli nitelikler taşıyan, Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi (SYEK) Hacı Mahmud Efendi Bölümü 06242002 Numarada kayıtlı olan Ahmed el-Buni’ye ait tabirname türündeki yazma eserin fiziki durumu ve muhtevası hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Eser içerisinde tabir edilen durumlar ve diyaloglar halinde geliÅŸen tabirler ayrı ayrı tablolar halinde verilerek muhtevanın daha da anlaşılır hale gelmesi ve içeriÄŸe daha kolay ulaşılabilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca eserin müellifi kabul edilen Ahmed el-Buni’nin rüya hakkındaki görüÅŸleri, eserin ihtiva ettiÄŸi konular, eserin kaynakları, tabirine yer verilen nesneler ve tabir usulleri gibi durumlar tespit edilmiÅŸtir. Ayet, hadis, kelam-ı kibar, deyimler ve tarihi kiÅŸilerden yapılan alıntılarla konuların daha da anlaşılır kılınması saÄŸlanmıştır
Yazarı Bilinmeyen Bir Kaside-i Bürde Tercümesi
Translation of a Kaside-i Burde by an Unknown Author
Shrouk MOHAMED Maysam SBOU
Öz
Bu çalışmada, Oxford Üniversitesi Bodleian Kütüphanesinde Ms. Arab. D. 180 numarası ile kayıtlı bulunan ve yazarı bilinmeyen bir kaside-i Bürde tercümesinin metnine yer verilmiÅŸtir. Katalog numarası verilen bu yazma üzerinde çalışırken karşılaşılan baÅŸka bir nüshanın da çalışmaya dâhil edilmesiyle mukayeseli bir metin oluÅŸturulmuÅŸtur. Bûsîrî tarafından 13. asırda el-Kevâkibü’d-dürriyye fî medh?i h?ayri’l-beriyye adıyla yazılan ve İslam Edebiyatı dairesinde kendisine oldukça geniÅŸ yer bulan bu kasideye çok sayıda tahmis ve bilhassa ÅŸerh yazıldığı bilinmektedir. Türk Edebiyatı’nda Hz. Peygamber’e karşı duyulan derin sevgi ve muhabbet sebebiyle onunla ilgili her ÅŸeyi Türkçeye aktarma çabasının olduÄŸu da görülmektedir. Kasidei Bürde tercümelerini de bu çabanın bir yansıması olarak ele almak mümkündür. Kaside-i Bürde, Mısır, Åžam, Türkiye, Fas ve Hicaz gibi birçok bölgede büyük beÄŸeni toplamış ve birçok dile çevrilmiÅŸtir. Türk Edebiyatında mezkûr kaside ile ilgili yapılan tahmis, tesbî?, ta?ÅŸir, taÅŸtir gibi çalışmalar, bu eserin Türk-İslam kültüründeki yerini pekiÅŸtirmiÅŸtir. El-Bûsîrî'nin hayatı, eserleri ve Kaside-i Bürde’nin yazılış amacı üzerinde durularak, eserin İslam Edebiyatı’ndaki ve özellikle Türk Edebiyatındaki etkileri ve yansımaları detaylı bir ÅŸekilde incelenmiÅŸtir