Ñ©ÀæÊÓÆµ

farabi hakkında


FÂRÂBÎ (M.870-950)

Türk asıllı Fârâbî’nin tam adı Ebu Nasr Muhammed bin, Muhammed bin Turhan bin UzluÄŸ el-Fârâbî et-Türkî olan filozof Ebu Nasr el-Fârâbî olarak bilinir. Türkistan’da Maveraünnehir’in OrtaçaÄŸlar’daki önemli merkezleri arasında bulunan, bugünkü Kazakistan sınırları içerisinde, eski adı Otrar olan Fârâb ilinin Vesiç kasabasında asker bir ailenin çocuÄŸu olarak dünyaya gelmiÅŸ ve Åžam’da vefat etmiÅŸtir. Fıkıh, hadis, tefsir gibi temel İslâmî ilimlerde eÄŸitim almış ve doÄŸduÄŸu bölgede bir süre kadılık görevinde bulunmuÅŸtur.

Fârâbî; TaÅŸkent, Buhara, Semerkant, Merv, Belh ve Rey gibi önemli ticaret ve kültür merkezlerini dolaÅŸtıktan sonra, ilme karşı duyduÄŸu açlığı doyurmak ve kendini yetiÅŸtirip geliÅŸtirmek üzere, zamanın en büyük ilim ve kültür merkezi olan BaÄŸdat’a gitmiÅŸtir. BaÄŸdat’ta hem dinî, kültürel, tefekkür hem de aklî kültür ve felsefî düÅŸünce bakımından kendi ilmini geliÅŸtirmiÅŸtir.

Fârâbi BaÄŸdat’ta iken dönemin önemli dil bilgini Ebu Bekir İbnü’s Serrac’dan gramer dersi ve mantık ilmini  öÄŸrenmiÅŸtir. Ana dilinin dışında Arapça, Farsça, Yunanca ve Süryanice öÄŸrenmiÅŸtir.

Aristocu felsefenin en önemli merkezi olan BaÄŸdat’ta felsefî çevrelerle iliÅŸki içerisine girmiÅŸ ve yine dönemin önde gelen mantık üstadı Hristiyan mütercim ve yorumcu Ebu BiÅŸr Metta b. Yunus ve Yuhanna b.Haylan’dan  felsefe ve mantık tahsil etmiÅŸtir. Fârâbî, mantık ve felsefe ilminde hocaya ihtiyaç duymayacak kadar kendini yetiÅŸtirmiÅŸ ve Muallim-i Sânî olarak anılmıştır.

Fârâbî, Batı’da Alpharabius olarak tanınmaktadır. Onun kurmuÅŸ olduÄŸu felsefî doktrin, gerek öÄŸrencileri ve eserleri, gerekse onu eleÅŸtiren düÅŸünürler kanalıyla kısa zamanda Maveraünnehir’den Endülüs’e kadar bütün İslâm coÄŸrafyasına yayılmıştır.

BaÄŸdat’ta din ve siyaset alanlarında meydana gelen toplumsal ve siyasal kargaÅŸadan ötürü Halep ve Åžam’a gitmiÅŸtir. Çalışmalarını burada da sürdüren Fârâbî, Halep’in yönetimini elinde bulunduran Hamdanî Emiri Seyfüddevle Elü’l-Hasan Ali b. tarafından saygın bir konuk olarak sarayda ağırlanmıştır. Yaptığı deneyler sonucunda titreÅŸimlerin dalga uzunluÄŸuna göre azalıp çoÄŸaldığının tespitini de ortaya koyan Fârâbî, ilimlerin sınıflandırılması ve mantık alanına iliÅŸkin kendine özgü yöntemler kullanmıştır. İlimleri sırasıyla; dil, mantık, matematik, fizik ve metafizik, olmak üzere medenî ilimler ÅŸeklinde beÅŸ ana baÅŸlık altında toplamıştır.

Fârâbî, felsefe ve mantığın dışında tıp ve müzik ilmine de ilgi duymuÅŸtur. Tıp alanında inanılmazlara imza atmış, daha ziyade teorik alanda yaptığı çalışmalarda saÄŸlıklı bir bedene sahip olmak için neler yapılması gerektiÄŸini araÅŸtırarak bu doÄŸrultuda tıp ilmi hususunda yedi esası saptamıştır. Özellikle insan bedenindeki tüm organların tanınması, hastalık çeÅŸitlerinin bilinmesi ve ilaçlarla ilgili detaylı bilgilere sahip olunması konularına öncelik vermiÅŸtir.  Müzik kuramı hakkında sistematik olarak kitap yazan ilk bilginimizdir. Bu konuda üstün bir yeteneÄŸe sahip olmasının yanı sıra seçkin bir icracı ve çok iyi bir udi ustasıdır. Keman ailesine mensup çalgıların atalarından sitar’ın yatay bir uyarlaması olan "kanunu" da geliÅŸtirmeyi baÅŸarmıştır. Müzik hakkında beÅŸ eser kaleme almış ve nihayet müzik teorisi üzerine yazdığı Büyük Musiki Kitabı ile müzik dünyasını adeta taçlandırmıştır.

Fârâbî’ye göre insanın baÅŸarısı için iki mutlak yöntem vardır. Bunlardan biri, insanın ruhunu, bedenini ve kendine özgü varlıklarını sevk ve idare etme sanatı; diÄŸeri ise, kendi dışında kalan beÅŸeri varlığı sevk ve idare etme sanatıdır. Bunun yanında, ilahî kanunlar ile pozitif ilimlerin hemhal edilmesi sonucu manevi huzurun ışığında erdemli ve bilge toplumların teÅŸekkül  edeceÄŸine dikkat çekmektedir.

Tüm bu yönleriyle Fârâbî, sadece İslâm âlimlerini deÄŸil, batılı âlimleri de etkilemiÅŸ, yazdığı eserler dünya coÄŸrafyasında ders kitabı olarak okutulmuÅŸtur. Ondan geriye 100’den fazla eser kalmıştır. BaÅŸlıca eserleri "El-Medînetü'l  Fâzıla, Es- Siyâsetü'l Medeniyye, Kitâbü'l-Mille, Tahsîlü's-Sa'âde, Uyûnü’l-Mesâil, Felsefetü Arisṭoṭâlîs, Felsefetü Eflâṭûn, Kitâbü’l-Ḥurûf, Kitâbü’l-Burhân, El-Maard el-Akl, El-İhsaü'l-Ulûm, Et-Talîḳāt , El-Mûsîḳa’l-Kebîr, Kitâbü’l-Ḫaṭâbe, Fuṣûṣü’l-Hikem'd dır.